Osmanlının ancak son dönemlerinde gelişme gösterebilen otomotiv sektörü II. Abdulhamit dönemindeki girişimlerle toplumun merakını uyandırılmıştır. Toplumun bu ilgisine karşılık bir türlü istenilen sonuca ulaşılamayan otomotiv sektörü çeşitli nedenlerle ya ertelenmiş ya da üretim konusunda birçok engellerle karşılaşılmıştır.
II. Abdulhamit otomobillerin ülkemizde yaygınlaşmasından pek bir endişeliydi çünkü bu sayede suikastçilerin izlerinin sürülmesinin daha zor olacağı kanaatindeydi, fakat bütün bu çekincelere rağmen II. Abdülhamit 1888 yılında Londra büyük elçiliğine emir vererek Robert Davidson tarafından imal edilen bir elektirikli otomobil sipariş vermiştir. Bu ilk araç deniz yoluyla İstanbula getirilmiş olup, deneme sürüşünü dönemin Maliye Bakanı’nın yaptığı ifade edilmektedir. II. Abdulhamit’ın ise sarayın bahçesinde deneme sürüşleri yaparken ufak çaplı bir kaza geçirdiği de kaynaklarda yer almaktadır.
‘’Zatül – hareke ‘’ ismi verilen bu ilk elektrikli otomobil Cadde-i Kebir’deki – Şimdiki adı İstiklal Caddesi- bir dükkanda aylarca sergilenmiş, İstanbul halkının merak dolu bakışlarını cezbetmiştir.
Benzinle çalışan araba ilk kez İstanbul trafiğine, 1895 yılında Basra eşrafından ve Şura-yı Devlet, yani Danıştay üyesi olan Züheyrzâde Ahmet Paşa tarafından sokulur. Halkın bir kısmı otomobile hayranlıkla bakarken bir kısmı da tepki gösterir. Otomobili satan firma, Paşa’nın seyisine birkaç günlük sürücülük dersi verince seyis de böylece İstanbul’un ilk sivil şoförü olur.
Bir süre sonra diğer devlet adamları da otomobillere binmeye başlar. Sadrazam Mahmud Şevket Paşa (1913) ile Harbiye Nazırı Enver Paşa (1913) otomobilleri ile konuşulan isimler olur. O zamanlar Ford ve Renault modayken bu iki paşa Mercedes sahibi olmayı tercih ederler.
Dünya Savaşı’nda bir otomobil taburu kurulur, şoför eğitim kursu açılır, zırhlı otomobiller alınır.Türkiye’de ilk özel şoför okulunu açan kişi ise Fikret Tevfik Bey’dir. Fakat Mahmut Şevket Paşa’ya otomobilinde suikast yapılması ile motorlu araçlara karşı korku yeniden canlanır.
Otomobil merakının halka ve saraya yansımasının ardından hiçbir çekince otomobillerin gelişimini engelleyemedi öyle ki Avrupa ve Amerikada ki otomobil fabrikaları sultanlara ve şehzadelere son moda üretimleri içeren kargolar gönderiyorlardı. Bu kataloglar sayesinde senelerdir israfa yol açtığı düşünülen atlı saltanat arabalarından vazgeçildi ve Sultan Reşad’la Sultan Vahdettin, otomobille tanışan ilk ve son Osmanlı hükümdarları oldular.